7 Adımda Duygusal Detoks

Mutluluğun ilk şartı yaşam amacını bulmak diyorlar. Bulmak yetse keşke… Bir de bulduğun yaşam amacına sımsıkı sarılmak gerekiyor. Dışarıdan gelen negatif uyaranlara, dikkat dağıtıcılara, enerji sömürenlere karşı bir kalkan geliştirmek şart. Başkalarını değiştirmeye çalışmanın boşuna kürek çekmek olduğunu anlamam epey zamanımı aldı.  Şimdi artık kendi tutumumu gözden geçiriyor ve değiştirmem gerekenleri değiştiriyorum.

Ayurvedik bilgi üç bedenden bahsediyor; fiziksel, zihinsel ve ruhsal beden. Tam olarak mutlu ve sağlıklı olmak için bu üç bedenin de uyum içinde olması şartmış. Son aylarda fiziksel ve zihinsel beden konusunda epey yol aldım. Bir önceki yazımda (Daha Enerjik Yaşamak İçin Öneriler) paylaştığım alışkanlıkları hayata geçirerek büyük bir dönüşüm geçirmeye başlamış kendimle ve geçmişle barışmıştım. Bu ruhsal huzur haline bir kez ulaşmak yeterli olmuyormuş meğer. Korumak için çok dikkat etmek gerekiyormuş.

Neyse ki “Ruhsal Detoks” da varmış. Bir hafta kadar önce ilk kez yaptım ve fena olmadı. Tam olmasa da biraz rahatladım ama üç gün önce gene nakavt oldum hem de ne nakavt ama… Aslında iyi ki oldum. Bu sabaha kadar başımı kaldıracak halde değildim. Kıyamadığım ilişkilerin, hep affettiğim durumların sorumlusu bendim, ben izin vermiştim. Şimdi bu tarz hiçbir ilişkiyi mevcut durumlarıyla devam ettirmemeye karar verdim. Bu benim için pek kolay olmadı. Kişilik olarak sorunları uzatmaktan hoşlanmayan, mesafe koymakta zorlanan bir yapım var.

Bir de gerçekten hayatta mütekabiliyet ilkesi var. Size ne kadar özen gösteriliyorsa sizin de o kadar göstermeniz gerekiyor bence. Fazlası ya da azı oldu mu en yakınınız bile olsa mutlaka sorun çıkıyor. Çok veren karşılığını bekliyor, çok alan kıymet bilmemeye başlıyor…

Enerji öyle bir şey ki kırıcı olan affedici olduğunu anladığı kişiye kusuyor nefretini. Biliyor ki en az cezayla burada karşılaşacak. Bazen de insan doğası gereği bazı ilişkilerin, kişilerden bağımsız, hiç şansı yok. İşte o zaman zorlatmamak gerektiğini bileceksin ki ben bilemedim bunca zaman.

Bugün ikinci kez “Ruhsal Detoks” yapacağım. Dilerim işe yarar.

Duygusal Zehirlenme Belirtileri

  • Yorgunluk
  • Asabiyet
  • Hevessizlik
  • Depresyon
  • Duygusal Tepkisellik

Hepimiz doğal olarak zaman zaman duygusal olarak zehirleniriz. Nefes teknikleri, meditasyon, parkta yapacağımız bir yürüyüş ile veya bir arkadaşımızla dertleşerek duygusal olarak bu durumdan kurtulmak mümkün olur. Bazen bu temizliği yapmadan üst üste gelen negatif durumlar, geçmişten gelen ve derinlerde yatan duygusal yükleri açığa çıkarır ve bedenimiz ağır bir zehirlenme ile karşı karşıya kalır. İşte bu gibi zamanlarda Duygusal Detoks imdadımıza yetişebilir.

Duygusal Detoks ile hislerimizin sorumluluğunu üstlenecek, duyguyu tanımlayacak, bedenimiz üzerindeki etkisini gözlemleyecek, hissimizi yazarak kendimize ifade edecek, duyguyu bir ritüelle serbest bırakacak, bu hissi iyi bir dinleyici ile paylaşacak ve özgürleşerek rahatlayacağız.

Kalplerimizin Şifalanması Niyetiyle

Hazırlık

Kendinize rahatsız edilmeyeceğiniz en az yarım saat ayırın. Telefon yanınızda olmasın. Kapı zilinin çalınmayacağı sabah erken veya akşam geç saatleri tercih edebilirsiniz.

Yanınızda kalem, kağıt bulundurun.

Rahat bir şekilde oturun.

Sizi rahatsız eden duygunuz her neyse ondan arınmaya niyet edin. Niyet ederken olumlu cümleler kurmaya özen gösterin.

Gözlerinizi yavaşça kapatarak dikkatinizi bedeninize verin. Bedeninizde her hangi bir his, düşünce var mı fark etmeye çalışın.

Karın ve kalp bölgenize odaklanın. Diyafram kasınızı aktif olarak kullanarak burundan nefes alın ve verin. Şişip inen karnınızda gezinen bir duygu olabilir mi…

Yakın zamanda, özellikle son iki haftada sizi üzen, hayal kırıklığına uğratan bir olayı hatırlamak için kendinize izin verin. Aklınıza gelen, çok önemsemediğiniz bir durum bile olabilir.

Üzerinde çalışmaya karar verdiğiniz olaya karar verdiğinizde aşağıdaki 7 adımlık temizliği uygulamaya başlayın.

Duygusal Detoks

1. Hislerinizin Sorumluluğunu Üstlenin

Bu hadise sırasında yaşadığınız duyguyu tekrar deneyimlemek için kendinize zaman verin ve duyguyu bulduktan sonra size ait olduğunu kabullenin. Bu hissi yaşadığınız andaki koşullardan ve kişilerden bağımsız olarak, başkalarının davranış ve sözlerini gözetmeksizin bu duygunun sadece sizin içinizde oluştuğunu kabul ederek, sorumluluğunu alın.

Hangi şartlar altında olursa olsun, kendi duygularınızın oluşumundan yine sadece kendinizin sorumlu olduğunu bilin ve içinizde bunu samimiyetle onaylayın.

2. Duygunuzu Tanımlayın

En açık ve net şekilde hissinizi tanımlayın. Öfke, keder, kıskançlık, suçluluk, dışlanmışlık, değersizlik… Tanımladığınız bu duyguyu bir kağıda yazın.

3. Duygunun Bedeniniz Üzerindeki Etkisini Gözleyin

Burnunuzdan derin bir nefes alarak farkındalığınızı tekrar bedeninize getirin. Tanımladığınız bu duygunuzu nerede hissediyorsunuz?

Kalbinizde?

Karnınızda?

Midenizde?

Boynunuzda?

Belinizde?

Sırtınızda?

Ya da…

Nerede yoğunlaşıyorsa duygunuz bu alana doğru derin nefes alıp vermeye başlayın. Dikkatinizi bu duygusal yüke yönelterek verdiğiniz her nefeste bu duygunun bedeninizden çıktığını ve sizi terk ettiğini fark edin.

4. Duyguyu Yazarak İfade Edin

Konuşmadan yavaşça gözlerinizi açın. Bu hadise sırasında, kendinizi tamamen özgür hissederek, nasıl hissettiğinizi yazın. Sadece kendiniz için yazın. Bu kağıt sadece size özel, o kağıdı sadece siz görebilirsiniz. Hisleriniz tam olarak neyse onu yazın. Eğer aklınıza benzer durum ve olaylar geldiyse koyverin gitsin, hepsini kağıda dökün.

5. Duyguyu Bir Ritüelle Serbest Bırakın

Bu duyguyu vücudumuzdan şutlamak için (ruhum tahliye etmek yerine şutlamayı tercih etti) aşağıdaki iki egzersizden birini seçin.

  • Burnunuzdan derin bir nefes alırken kollarınızı yukarı doğru uzatın. Kollarınızı aşağıya doğru indirirken nefes vermeye başlayın ve aynı anda kuvvetli bir “Haa” sesiyle beraber aldığınız nefesi tamamen boşaltın.
  • Yere oturun ve önünüze kalın bir yastık koyun. Burun deliklerinizden derin bir nefes alın ve nefesi boşaltırken iki elinizle yastığa olanca gücünüzle yumruklarken aynı zamanda ağzınızdan kuvvetli bir şekilde “Haa” sesi çıksın. Nefesiniz bitene kadar haykırırcasına “Haa” derken yastığı yumruklamaya devam edin. Ha gayret… Ben bu egzersizi tercih ediyorum. Bırakın camlar titresin, kuş tüyleri uçuşsun… Yeter ki salın duygunuzu gitsin.

Tek seferde bu iki egzersizden sadece birini seçin ve peş peşe 7-8 defa uygulayın. Uygulama sırasında gözlerinizi kapatabilirsiniz. Her tekrarda bedeninizin temizlendiğini, ferahladığını hissedin.

6. Duyguyu İyi Bir Dinleyici İle Paylaşın

Kendinize iyi bir arkadaş bulun ve yüz yüze oturun. Bu deneyimi tüm açıklığı ile paylaşın. Bu sırada fiziksel ve duygusal olarak neleri fark ettiğinizi anlatın. Hatta iki arkadaş karşılıklı aynı anda bu adımları tamamlayıp karşılıklı birbirinize içinizi dökebilirsiniz.

Yalnız kalmayı tercih ediyorsanız odada bulunan bir objeye, duvara hislerinizi söyleyebilirsiniz. Ben kedimiz Kıtır ile paylaşıyorum. Çok umursadığını söyleyemeyeceğim. Genelde ben anlatırken uyumayı tercih ediyor.

7. Duygudan Özgürleşmenizi Kutlayarak Canlanın

Tekrar gözlerinizi kapatın. Bedeninizdeki hafifliği hissedin. Duygularınızla yüzleşmenin hazzını yaşayın.

Şimdi gözünüzün önüne kalbinizi getirin. Kalbiniz altın renginde sıcacık, şifalandırıcı bir sevgiyle dolup taşıyor. Bu şifa enerjisinin, kalbinizden tüm sevdiklerinize, sizin için değerli olan herkese ulaştığını ve onları baştan aşağı yıkadığını hayal edin. Bu sevgiyle yenilendiğinizi, canlandığınızı, gençleştiğinizi hissedin.

Gözlerinizi nazikçe açın ve usulca bulunduğunuz odaya odaklanın. Şifa olsun.

Eğer duygusal tepkilerimizi, geçmişimizden gelen çözülmemiş konuların şifalanması için bir fırsat olarak görmeye başlarsak, hissettiklerimiz için başkalarını da suçlamayı otomatik olarak bırakabiliriz. Böylece kendimizi daha güçlü ve canlı hissederiz.

7 adımlık uygulama Genleriniz Kaderiniz Değildir kitabından alınmıştır. Duygusal detoksu, Ebru Şinik’in sesinden takip ederek uygulamak isterseniz https://www.youtube.com/watch?v=AxKaeUq8rkg

İlgini çekecek bir yazı Nefes

Modern insan rekabet ettiği için değil paylaşmayı bildiği için bugüne kadar yeryüzünde hayatta kalmayı başardı. Beğen ve paylaş.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: