Son çalışmalar beynin yapısının olumsuz düşünce ve duygulara daha hızlı tepki verdiğini gösteriyor. Olumlu düşündüğümüzde, beynimiz her şeyin kontrol altında olduğunu ve hiçbir eyleme ihtiyaç duyulmadığını varsayarken olumsuz ifadeyi duyduğu an tepki mekanizması devreye giriyor. Üstelik işin bana en tuhaf gelen yanı kendimizi veya yakınımızı korumak, sakınmak amacıyla kullandığımız negatif sözleri tamamen yanlış anlayabiliyor.
Ağzımızdan çıkan her sözün hayatımız üzerinde tahmin ettiğimizden daha büyük etkileri varmış meğer. İnsan çocuk yetiştirirken neler neler öğreniyor ve keşke bunları daha erken öğrenmiş olsaydım diyor.
Beynin algılayışı çok farklı, onun için yok diye bir şey yok. Bu sebeple de olumsuz cümlelerimizi tersine algılayabiliyor. Gitme dediğimizde anladığı git. Olumsuz ek “me” beynimiz için yok hükmünde anlayacağınız.
Bir kişiye, aman terleyip hasta olma dediğinizde zihni hasta ol, sıkı tutun düşme dediğinizde düş olarak anlıyor. Hele ki bu talimat yakın ilişkide olduğunuz ve güvendiğiniz birinden geliyorsa beynimiz talimata hemen güveniyor sanki.
Anneler bazen şikayet eder “bu çocuğa yapma dedikçe inadına inadına yapıyor” diye. Bilmiyoruz ki o çocuğun beyni talimatı “yap” olarak alıyor.
Yakın zamana kadar kızım, sıklıkla ödevi için ihtiyacı olan kitabı, defteri okulda unuturdu. Sabahları onu yolcu ederken “Kitabını unutma” derdim ve o hep unuturdu. Bir müddettir unutma yerine “Kitabını getirmeyi hatırla” diyorum. Sonuç muhteşem.
Negatif Yerine Pozitif İfade
Ayağa kalkma yerine otur
Konuşma yerine sessiz ol
Yalan söyleme yerine doğruyu söyle
Bağırma yerine alçak sesle konuş
Nazar değmesin yerine nazardan korusun
Allah’ım sen bizi dara düşürme yerine Allah’ım bizi refah içinde yaşat
Korkma yerine cesur ol
Bu olumlu dil özellikle sağlıkta çok kritik bir hal alıyor. Farkında olmadan kendimize ve başkalarına negatif yüklemeler yapıyoruz. Pozitif tutumun moral üzerindeki etkisinden haberdardık ama olumlu bir niyeti negatif cümleyle kurmanın yıkıcı etkisini atlamışız.
Özellikle ebeveyn ile çocuklar ve eşler arasında olumlu konuşma tüm hayatı iyi yönde etkiler. Hepimizin başına gelmiştir. Birine eşimizden ya da çocuğumuzdan bir şeyi asla yapmaz diye bahsederiz ve kısa zamanda tam tersi bir durumla karşı karşıya kalırız. Eşim hayatta eve geç gelmez dediğinizin ertesi günü eve çok geç gelir. Kızım hiç hasta olmaz deyin bir kaç gün içinde yatak döşek garanti… Büyük konuşma dedikleri bu olsa gerek.
Kurduğum cümlelere dikkat etmeye başlayınca ne kadar çok olumsuz ifadeler kullandığımı fark ettim. Şimdi evde olumsuz cümle kurunca birbirimizi uyarıyoruz, ilk başta zor geliyordu ama yavaş yavaş alıştık. Hatta işi oyuna çevirdik. Yanlışlıkla olumsuz cümle kuranı onun yerine geçecek en az üç olumlu cümle kurmadan rahat bırakmıyoruz.
Aslında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki… Okudukça, araştırdıkça geçmişten gelen birçok atasözünün, deyişin derin anlamını kavrıyor insan. Bir şeyi kırk kez söylersen olur, telkinin gücünü ne güzel ifade ediyor.
Çocuklarla konuşurken, onlar hakkında konuşurken sözlerimize dikkat etmekte fayda var. En yakınlarından en sık duyduğu sözcükler, ifadeler tüm hayatını etkiliyor. Mesela düşünüyorum acaba büyük kızımı yetiştirirken çok sık kullandığım “dikkat et” uyarısı, onu harekete geçmeye korkar hale getirmiş olabilir mi? Tabi ki sorgulamanın sonu yok ama gene de iki düşünüp bir konuşmakta yarar var gibi.

Hayat olumluyu ve olumsuzu beraber barındırıyor ve ana odağınızı hangisine çevireceğiniz sadece sizi değil çevrenizdekileri de etkiliyor. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkardığı gibi acı söz, olumsuz ifade en zararsız varlığı bile son derece tehlikeli bir hale getirebilir. Sadece başkalarıyla konuşurken değil dua ederken bile ifadelerin olumlu yönde olması çok mühim. Şu an beynin olumsuz düşünceden en az zararla kurtulması üzerine pratikler geliştirmeye çalışıyorum. Bu da önümüzdeki yazılardan birinin konusu olsun.
Not: Bilimin ortaya çıkardığı yeni bilgiler ışığında, tüm sistemi akıllıca gözden geçirmek gerekmez mi? Ulusal marşımızın “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diyerek başlaması ne kadar doğru?
Modern insan rekabet ettiği için değil paylaşmayı bildiği için bugüne kadar yeryüzünde hayatta kalmayı başardı. Beğen ve paylaş.
Yazının devamı niteliğinde Bizi Güzel Bir Sonbahar Bekliyor Okumak için mavi yazıya tıkla.
İlgini çekebilecek bir diğer yazı Daha Enerjik Yaşamak İçin Öneriler
No Responses