Güneşle Uyan

Bizler, dünyanın kendi etrafında 24 saat süren dönüşüne belli bir ritimle eşlik ediyoruz tıpkı diğer canlılar gibi. Biyokimyamız, fizyolojimiz ve davranışlarımız bu döngüye milyonlarca yıldır eşlik ediyor. Bu konuda Dr. Ayşegül Çoruhlu instagram hesabından, son derece basit ve komik bir dille önemli bilgiler veriyor. Takip etmenizi öneririm. Özelikle D Vitamini ve dopamin hakkındaki paylaşımlarına bayılıyorum.

Dopamin, beyne sinyal taşıma görevi olan bir kimyasal. Eksikliğinde duygu, davranış, algı, hafıza gibi fonksiyonlar negatif etkileniyor.

Dopamin Eksikliği Belirtileri

  • Denge kaybı ve titreme
  • Düşük enerji
  • Odaklanmada zorlanma
  • Sebepsiz üzüntü
  • Kilo alma veya verme
  • Umutsuzluk, suçluluk hissi

Dopamini, sabah güneş doğuşunu seyrederek elde edebilmemiz ne büyük bir mucize değil mi? Ayrıca güneş, en doğal D Vitamini kaynağı ve güçlü bir bağışıklık sisteminin en büyük destekçisi. 

Bundan elli bin yıl önce yaşayan insanların bedeni bizimkiyle aynıydı. Yüzbinlerce yıl güneşin doğuşuyla kalktı ve güneşin batışıyla yattı. Genel olarak günde iki defa beslendi. Beslenme aralıkları uzundu. Sindirim sistemleri günümüzdeki kadar çok çalışmak zorunda değildi. Çoğunlukla gerçekten aç olduğumuz için değil ya alışkanlıktan ya bir duyguyu yatıştırmak için yiyoruz maalesef. Bizim zavallı bağırsakların, sindirime yetişmeye çalışmaktan iflahı kesilmiş durumda.

Yıllarca bizi güneşten uzak durmak konusunda uyardılar oysa yaşamın kaynağı kendisi. Tabi ki yüzümüzü, elimizi koruyacağız ama düzenli olarak faydalanmak durumunda olduğumuz bir gerçek. Atalarımız, binlerce yıl boyunca dünyanın her noktasında güneşe tapınaklar inşa etmiş. Nemrut’un 2.150 metrelik zirvesinde, on metrelik sabah güneşini selamlayan heykeller bize ne anlatmak istiyor sizce?

Gün içinde belli aralıklarla nefesime odaklanıyorum. Unutmamak için ezan sesini hatırlatıcı olarak kullanmaya başladım. Ezan saatleri güneşin pozisyonuna göre her gün değişiyor. Okuduklarımdan benim kendimce çıkardığım bu saatlerde atmosferde birtakım değişikler olduğu. Sanki bu saatlerde vücudun ve ruhun bu değişime uyum sağlaması için bir ayar yapmak hayatı kolaylaştırıyor. Onun için ezanı duyunca bir dakika bile olsa nefesime odaklanıyorum, burnumdan derin nefes alıp biraz tutuyor sonra çok yavaşça, kendiliğinden çıkmasını bekliyor, en sonunda hafifçe karnımı içime çekerek nefesi iyice boşaltıyorum. Bu sırada bedenimi de bir parça gözlüyorum. Kasılmış, gerilmiş bir yer varsa; çenem, boynum, omzum gevşetmeye çalışıyorum.

Ne kadar pozitif olmaya niyet etsek de haberler, negatif bir komşu, olumsuz bir durum mutlaka karşımıza çıkıyor. Hele ki bu günlerde… Kendimizi korumak için düzenli olarak, farkındalığı vücudumuza, nefesimize verirsek sağlığımız için çok ama çok önemli bir şey yapmış oluruz. Bahar geldi, ağaçlar çiçek açmaya başladı bile. Göçmen kuşlar yollara düştü. Hep beraber, ne sıkıntılar atlattık bu coğrafyada. Biz şerbetliyiz ülkece, şerbetli olmayanlar düşünsün ne diyeyim.

Modern insan rekabet ettiği için değil paylaşmayı bildiği için bugüne kadar yeryüzünde hayatta kalmayı başardı. Beğen ve paylaş.

2 Comments

  1. thesunrise133 7 Mart 2020
  2. Emeli hicran 3 Mayıs 2020

Bir Cevap Yazın

%d